Bir yıl süre ile devam eden korunmasız ilişkilere rağmen gebeliğin oluşmaması infertilite olarak tanımlanmaktadır. Üreme çağındaki çiftlerin %10-15’e ait bir sorundur. Uygun araştırma ve tedavilerle bu çiftlerin büyük bir çoğunluğuna yarım edilebilmektedir. Strelite ifadesi ile üreme potansiyelini tamamen kaybedildiği durumu tarif edilmektedir.
İnfertilite nedeni ile başvuran çiftin belli bir program dâhilinde ve bir bütün olarak ele alınması gerekmektedir. Ayrıntılı bir tıbbı öykü alındıktan ve hem kadının, hem erkeğin genital muayenesi yapıldıktan sonra, ilk olarak erkeğin Testisler ve yardımcı bezler tarafından salgılanan sıvı analizine başvurulmalıdır. Elde edilecek verilere göre, gerektiği takdirde, incelemeler derinleştirilecektir. Genel kriterler ışığında, erkek normal sperm sayısı sperm sayısında azalma veya sperm sayısının yokluğu olarak değerlendirilecektir.Bu tanımlara sayı kriterlerinin yanısıra hareket edebilme yeteneği ve yapı bilgisi kriterlerininde ilave edilmesi gerekir.Kadın menstruel anamnez ve klinik bulguları ışığında ‘’infertil muhtemelen ovülatuvar’’ veya ‘’infertil muhtemelen anovülatuvar veya oligoavülatuvar’’olarak sınıflandırılabilir. Daha ileri aşamada ise, ovülasyonun incelenmesi, sperm-servikal mucus arasındaki etkileşimi gözlenmesi, dölyatağı içi, tüp ve tüp çevresi, karın iç zarı faktörlerin değerlendirilmesi ve diğer infertilite nedenlerinin araştırılması gibi çalışmalar tamamlanmalıdır. Bu çerçevede, intrapelvik lezyonların saptanması için rahim filmi ve laparoskopi, histeroskopi ve/veya fallop tüplerinin kamerayla görüntülenmesi yapılmaktadır. Bütün bu araştırmaların olabiliğince hızlı, doğru, düşük maliyetle ve minimal Vücudun patojen mikroorganizmaların hücumuna uğraması, hastalık etkeninin organizmaya girerek dokulara yayılması yöntemleri ile yapılması tercih edilmektedir. Sadece kadınlara ait infertilit nedenleri ele alındığında, yaklaşık %40’ın tubal ve/veya karın zarı ile ilgili patolojilerden ileri geldiği gözlenmektedir. Bu nedenle, erken dönemde tüplerin açık kalma kontrolü ve eşlik edebilecek lezyonların tanısı için çaba sarfedilmelidir. Basit, ucuz, güvenli ve hızlı bir tanı yöntemi olan ilaçlı rahim ve tüp filmi ilk aşamada başvurulan incelemedir. Tekniğine uygun olarak yapıldığı takdirde, rahim içi, tüpler ve bazı karın zarı ile ilgili lezyonlar hakkında çok değerli bilgiler sağlamaktadır. İlaçlı rahim ve tüp filmi bulgulaı “normal” olan bir hastaya laparoskopi yapılması durumunda, anormal bulgular elde etme olasılığı %3’tür. Bu nedenle, kısırlıkta ovulasyonda adet döngüleri ve normal sperm değişkenlerine sahip eşi olan bir kadının endoskopik incelemesinin 4-6 ay sonraya bırakılması daha doğru olacaktır. Bu süre zarfında spontan gebeliklerin gelişme olasılığı da mevcuttur. İlaçlı rahim ve tüp filmi sonucunda karın zarı ile ilgili ve/veya uterin lezyonlardan şüphelenir ise, kısa zamanda laparoskopik ve/veya histeroskopik inceleme yapılmalıdır. Üreme çağının sonlarına yakın bir yaşta olan hastalarda da aynı yol izlenmelidir. İlaçlı rahim ve tüp filmi bulguları normal olsa bile, bu hastaların endoskopik değerlendirilmesi geciktirilmeden yapılmalıdır.
Yumurtlamanın olmaması veya düzensiz, az yumurtlama sorunu saptanan hastaların ek bir patolojisi yok ise, birkaç ay süre ile birinci basamak ovülasyon indüksiyonu tedavisi uygulanabilir. Gebelik elde edilemediği takdirde veya karın zarı ile ilgili/ tüpler veya uterin bir lezyondan kuşkulanılıyor ise, laparoskopik ve/veya histeroskopik inceleme aşamasına geçilmelidir.
“erkek faktörü” nedeni ile kısırlık sorunu olduğu anlaşılan çiftlerde, bu faktörün şiddeti veya derecesi doğrultusunda hareket edilecektir. Aşılama veya diğer yardımla üreme yöntemleri için hazırlık yapılmalıdır. Kadının yaşı ve klinik olarak karın zarı ile ilgili/tüp problemleri sonucu kısırlık şüphesinin bulunması ilaçlı rahim ve tüp filmi ve endoskopik incelemenin zamanını tayin edecektir. Genç üreme yaşta olan ve ek bir patolojinin varlığı düşünülmeyen hastalarda bu incelemelerin birkaç adet döngüsü sonrasına ertelenmesi uygun olabilir.
İlaçlı rahim ve tüp filmi, laparoskopik ve histeroskopik incelemeler, aslında, birbirini tamamlayan ve hastanın daha ayrıntılı olarak değerlendirilmesini sağlayan yöntemlerdir. Kısırlık sorunu olan bir hastanın endoskopik incelemesi yapılmamış ise, tam olarak irdelenmemiş demektir. Tüm bu yöntemlerin olumlu ve olumsuz yönleri daha iyi bilindikçe, uygulama sıra ve zamanları daha doğru olarak tayin edilecektir.
Endoskopik olarak değerlendirilmesine karar verilen hastanın operasyonu adetın her döneminde yapılabilir. Dölyatağı içindeki lezyonların ve kornual kapanma veya daralmaların daha iyi değerlendirilebileceği dönem erken foliküler fazdır. Bu nedenle, hastanın menstrüel kanamasının hemen bitiminde operasyon proramna alınması ve laparoskopinin histeroskopi ile kombine edilmesi gerekir. Luteal fazda yapılacak laparoskopide yumurtlama döneminde yumurtalıklarda oluşan follikül kisti veya sarı cismin gözlenmesi mümkündür. Ancak, histeroskopik gözlemin yorumlanması bu dönemde daha zordur. Endoskopik değerlendirmenin ovülasyon zamanı veya adet döngüsünün ikinci yarısında yapılmasını öneren yazarlarda vardır.
Rutin ameliyat öncesi incelemeleri ve hazırlığı yapılmış olan hastada, genellikle göbek ve kasıktaki giriş noktaları üzerinden karın zarı boşluğuna ulaşılmaktadır. Kullanılacak endoskobun dış çapına uygun, 5 veya 10 mm’lik, ana trokar ve kanül seçilmelidir. Yardımcı trokar ve kanülün çapı, çoğunlukla, 5mm’dir. Uygun bir bazı güç doğumlarda çocuğun başını tutup dışarı çekmeye yarayan araç veya probun girişi buradan olmaktadır. Hasta henüz yatay pozisyonda iken karın zarı boşluğunun üst bölgeleri gözden geçirilmelidir. Daha sonra, başın aşşağıda ayakların yukarıda olduğu konuma alınarak, pelvik inceleme yapılmalıdır. Bu esnada sistematik bir yol izlenir ve tüm olgularda uygulanır ise, her hangi bir “patolojinin” atlanması engellenmiş olur. İlk olarak, endoskobun biraz uzak mesafede tutulması ile, pelvisin panoramik görüntüsü elde edilmelidir. Yardımcı enstrüman kullanılarak görüşü engelleyen bağırsak ansları sahadan yukarıya doğru uzaklaştırılmalı, uterusun manipülatör ile hareket ettirilmesi ile genel bir izlenim edinilmelidir. Daha sonra, uterus ters çevrilerek ön yüzü ve irar torbasıyla kesişim noktaları değerlendirilebilir.