Dünya Sağlık Örgütü tarafından yaş gruplarına göre tanımlamalar 10-19 yaş arası adolesan dönem, 15-24 yaş arası ise gençlik dönemi olarak yapılmaktadır. Bu dönem sekonder seks karakterlerinin başlangıcından seksüel olgunluğa, çocukluktan erişkinliğe doğru gelişen, bireyin çevresini benimseyerek yarı bağımsızlığa geçiş dönemidir . Birleşmiş Milletler Örgütü’nün tanımına göre de adolesan “15-25 yaş arasında öğrenim gören, hayatını kazanmak için çalışmayan ve kendisine ait ayrı bir konutu bulunmayan bireylerdir . Hormonların çalışmaya başlayıp sekonder cinsiyet karakterlerinin belirmesinden sonra adolesan genç kız yaşamında önemli bir yeri olan menarşı yani adet kanamasını yaşamaktadır. Menarş, beraberinde adet dönemi sorunlarını da getirmektedir . Perimenstrual sorunlar, genç kızların yaşamını, günlük aktivitelerini ,okul programını ,derslerini ve hayattaki üretkenliğini önemli ölçüde etkilemektedir . Genç kızların menarş karşısındaki tepkilerini, adet dönemindeki sorunlarını ve bunlarla başetme yöntemlerini, konuyla ilgili bilgilerini ve bilgi kaynaklarını bilmek, perimenstrual sorunların ve gerçekle ilgisi olmayan inanç ve uygulamaların giderilmesinde büyük katkı sağlayacaktır.Bir araştırmaya göre genç kadın ve erkeklere üreme organlarının yapı ve işleyişi, adet dönemi ve sorunları, akıntılar ve aile planlaması ile ilgili eğitim düzeyleri araştırılmıştır.Çalışmaya katılan katılımcıların ortalama ilk adet gördükleri yaş % 60 oranında 12-14 arasında değişmektedir .Ülkemizdede ilk adet yaşı gelişmiş ülkelere göre daha yüksektir.ortalama adet süresi 4-8 bulunmuştur.
Yapılan araştırmalar bluğ dönemdeki genç kızların %80’inden fazlasında adet öncesi dönemde premenstrual dönemde şikayetleri olduğu, bu şikayetlerin çoğunu fiziksel, yarısının ise psikolojik şikayet olduğu saptanmıştır Bu şikayetler sıklıkla yorgunluk, karın ağrısı, başağrısı, vücutta şişme ve ağırlık hissi, sinirlilik ve kızgınlık gibi şikayetlerin premenstrual dönemde yaygın olarak görüldüğüizlenmiştir. Adet sancısı ise genç kızlarda en yaygın görülen şikayet olduğu bildirilmiştir Budurumda gençkızlarımızın adet ağrısını gidermek için başvurdukları yöntemlere bakıldığında %60 ’inın ağrı kesici aldığı, %30’unun ı yatıp dinlendiği kalanın farklı çözülmler aradığı bildirilmiştir.gençlerimizin çoğuda ilk adet gördüğünde kendini kötü hissetme, korku duyma, şaşırma, ağlama gibi olumsuz duyguları yaşadığı bilinmektedir.Ancak aile tarafından hazırlanan çocuklarda ise bilgileri olduğu için normal karşılama ve genç kızlığa adım attıkları için sevinme gibi olumlu tepkiler gösterdiklerini ifadeden çocuklarda vardır. Genç kızların menarşa karşı tepkilerini ülkenin kültürel değerlerinden etkilendiği bildirilmiştir Genç kızların menarşla ilgili korku ve şaşırma gibi tepkiler göstermeleri menarş konusunda yeterince bilgilendirilmediklerini ve bu duruma hazırlıksız yakalandıklarını düşündürmektedir.
Çocuk adet olduktan sonra bunu ilk olarak sıklıklıka anneyle ardından kız arkadaşı ile paylaşmaktadır.Ancak pek çok genç adetin nasıl oluştuğunu bilmemektedir bu oran % 90 ların üzerindedir.Şahintürk ve ark yapmış oldukları çalışmasında da düşük sosyo-ekonomik düzeydeki öğrencilerin %47.5’inin adet sırasında banyo yapmadığı belirlenmiştir. Yine yurt dışı bir çalışmada Moawed’in Suudi Arabistan’da 600 genç kızla yaptığı çalışmada da genç kızların üçte ikisinin adet sırasında belirli yiyecek ve içecekleri tüketmedikleri, duş ve perine temizliği yapmadıkları bildirilmiştir. Yine ülkemizde Karanisoğlu ve ark çalışmasında %88.68 oranında adet esnasında hijyenik ped kullanıldığının ifade edilmesi elde ettiğimiz bu bulguyla benzerlik göstermektedir.
Maalesef ülkemizde Vicdan ve ark.’nın çalışmasına göre adet öncesi şikayetler için hekime başvurma oranı %0.4 bildirilmiştir.
Özetleyecek olursak perimenstrual dönemde bir çok şikayetlerinin olduğu, yarısının menarşa karşı tepkilerinin olumsuz olduğu, adet sırasında bazı aktivitelerden kaçındıkları, büyük çoğunluğunun bu şikayetler için medikal danışmanlık almadıkları ve perimenstrüel dönemle ilgili bilgilerinin yetersiz olduğu saptanmıştır. Adolesanlara perimenstrual dönem hakkında yeterli bilgi sağlayacak eğitim programları ve rehber kitapçıkların hazırlanması, konuyla ilgili bilgilerin menarş öncesi verilerek hazır olmalarının sağlanması, ebeveynlerin de bu konuda bilgilendirilmeleri ve medyada hazırlanacak programlarla toplumun bilinçlendirilmesinin perimenstrual şikayetlerle başetmede etkili olacağını düşünmekteyiz.