Evet, kadınlar binlerce yıldır doğurmaktadır ama bu sizin doğumunuzdur ve bugün sizin gününüzdür. Hayata sizden birisi geliyor bunun tadını çıkartınJHastanede bebeği kucağınıza aldığınız sürece kadar endişeler bitmez, ama anın tadını çıkatmak bu dönemde en çok hakkınız bunu asla unutmayın, siz harika bir işe imza attınız.
Büyük gün gitgide yaklaşmaktadır. Belki de yıllardır hayalinizde canlandırdığınız, size benzeyen güzeller güzeli kızınız ya da babasına benzeyen yakışıklı, centilmen oğlunuz yakında kucağınızda olacaktır.Bebeğinizi kucağınıza alana kadar endişeniz devam edecektir,hangi yöntemle doğuracağınız ,acınızın çok olacağını düşünmeniz gibi birsürü soru.
Hamilelik ve doğumla ilgili korkular kadınların %90’nında bulunmaktadır.Bu korkuları doktorunuz ve psikoloğunuzla çözebilirsiniz.Gebelik döneminde aklınıza takılan her soruyu kesinlikle doktorunuzla paylaşın,paylaşmadığınız takdirde bu korkular sizin içinizde büyüyecektir.İnternetten okuduğunuz veya bir yakınızdan duyduğunuz ürkütücü doğumları kafanızdan def edin ve kendinizi mükemmel bir doğum yapacağınıza endeksleyin.
İnsanlar genel olarak bilmediği şeylerden korkarlar. Bunun için ilk adım yeteri bilgiye erişmektir.Bilgileri internet yorumlarından ve çevrenizden değilde doktorunuzdan edinmelisiniz.
Vajinal doğumla ilgili en çok yaşanan korkular, doğum esnasında çekilecek ağrının şiddetine dayanamama korkusu, yabancı bir ortamda yalnız ve çaresiz kalma, bebeğin başına kötü bir şey gelme riski, doktora ya da hastaneye ulaşamama ve doğum sonrası cinsel hayatın olumsuz etkilenme olasılığı sayılabilir. Sezaryenle ilgili korkular ise, anestezi korkusu, bilinci kaybettikten sonra kontrolün tamamiyle başkalarının elinde olması, ameliyat esnasında ve de sonrasındaki ağrılar, operasyon sonrası iyileşme döneminin uzun olması şeklinde çerçevelenebilir. En önemli nokta kişinin doktoruyla bu korkularını paylaşabilmesi ve doktorunun hastasını özenle dinleyip onu endişeleri konusunda aydınlatabilmesidir. Hastanelerde veya doktorların özel olarak düzenledikleri gebe okulları vardır. Doğum öncesinde verilen bu eğitimler sizi hem gebeliğe hemde doğuma oldukça hazırlar hemde doğum sonrasına güzelce hazırlar . Bu eğitimlerde hamile kadınların duygu ve endişelerini dile getirip paylaşabilmeleri, doğum eylemi hakkında bilgilenme ve nefes alma ve gevşeme egzersizleri gibi yöntemlerle doğuma katılma ve kolaylaştırma konusunda yardımcı olunur.
Anne adayı ne şekilde doğum yapmış olursa olsun, her kadın doğum sırasında bir miktar ağrı çekecektir. Kimse doğumun kolay olacağını yüzde yüz garanti edemez yine de epidural anestezi gibi modern yöntemlerle günümüzde özellikle ağrıyla başa çıkma konusunda annelere oldukça yardımcı olunabilmektedir. Bu yöntemle anne doğumda bebeğinin dünyaya gelişinin her anını yaşayarak doğumuna aktif olarak katılabilmekte ve daha az ağrı çektiği için daha az yorulup, doğum sonrası da daha çabuk toparlanabilmektedir.
Ağrının anlamı kültürden kültüre değişir, sosyal ve duygusal boyutları vardır. Ağrı çekmek anneliğe geçişin ilk kuralı gibi görülür. Ama her kadın bu ağrıyı aynı düzeyde yaşamaz. Öncelikle her insanın “ağrı eşiği” dediğimiz fizyolojik bir ağrıya dayanabilme sınırı vardır. Bu kimi insanda yüksek, kimi insanda düşüktür. Bunun yanında doğum ağrısının bir de psikolojik boyutu vardır ve bu birçok konuyla alakalıdır. Kadınlık kimliği ile ilgili çatışmalar, karı-koca ilişkileri, gebeliğin isteğe bağlı olup olmadığı, travmatize edici eski tecrübeler hatta anne adayının kendi annesiyle olan ilişkileri bile bu duyguyu etkilemektedir
Özetlemek gerekirse doğum korkusuyla başa çıkmada ilk adım anne adayının kendisini en çok endişelendiren konuyu iyi bilmesi, bunu doktoruyla ya da doğum öncesi eğitimlere katılarak çözmeye çabalaması, çabalar yetersiz kaldığında bireysel bir psikolojik destek alması olmalıdır. Doğuma eşin katılımı özellikle yabancı bir ortamda (doğumhane) yalnız kalma korkusuna yardımcı olmaktadır. Bunun yanında doğum personelinin doğum sırasındaki pozitif ve destekleyici tutumları, anneyi doğum süresince bilgilendirmek ve bir sonraki aşamanın ne olduğunu anlatıp doğuma onun da katılımını sağlamak annenin kontrol duygusunu güçlendirecek ve korkusunu azaltacaktır. Korku azaldığında ağrı kesici ihtiyacı da azalmakta ve doğum süresi kısalmaktadır.
Annelik kimliğinin yerleşmesinde doğum tecrübelerinin yeri büyüktür. Doktor ve ebelerle işbirliği içerisinde, ağrıya ya da paniğe yenik düşüp kontrolü kaybetmeksizin gerçekleşen başarılı bir doğum sonrasında kadının kendine güven duygusu artar, bu beraberinde annelik yetenekleri konusundaki özgüvenini de arttıracaktır.
Nasıl bir doğum yapmış, ne kadar acı çekmiş olursanız olun, sizde iz bırakacak tek şey doğumdan sonra hastanede bebeğinizi kucağınıza aldığınız andaki heyecan ve mutluluğunuz olacaktırJ